9 Nisan 2018 Pazartesi

Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer : Zümrüt Yeşil (Smaragdgrün) / Film & Kitap Yorumu

Merhaba güzel hestiagunlukleri okurları. Sonunda seriyi bitirdim ve size son kitap ve film ile geldim. 

KİTAP

Konusu:
Bir kadın kalbi kırıldığında ne yapar?
En iyi arkadaşını arar, çikolata yer, belki haftalarca aşk acısı çeker.
Ancak zaman yolcusu Gwendolyn Shepherd, elinde olmayan nedenlerden dolayı enerjisini başka şeylere harcamak 
zorundadır. Örneğin hayatta kalmak...
Çünkü geçmişte yaşayan Saint Germain Kontu'nun yaptıkları, geleceği tehlikeli bir şekilde etkilemeye başlamıştır.
Gwendolyn ve Gideon aşk acısına rağmen ipucu bulmak için 17. yüzyıldaki büyüleyici bir baloda menuet dansı yapmakla kalmayacak, kendilerini unutulmaz bir maceranın da içinde bulacaklardır...

Gwendolyn'in kalbinin paramparça olduğu noktada bırakmıştık 2. kitabı. Bir yandan acı çekerken bir yandan belki de başta her şey oyundu ama sonradan beni sevmiştir diye onu affetmenin yollarını arıyor. Ama Gideon sadece dost kalalım deyince böyle düşündüğüne çok pişman oluyor. Bol aksiyonlu, soruların birer birer cevaplandığı, düğümlerin birer birer çözüldüğü bir kitap. 

Seriyi genel olarak değerlendirirsek sürükleyiciliğiyle kalbime dokunsa da merak unsuru eksik bir seri olmuş. Kitapta beni şaşırtan hiçbir şey olmadı. Hatta her şeyi tahmin ettim ama şunu tahmin edememiştim diyen birkaç yorum gördüm ama ben onları bile tahmin etmiştim. Çünkü ilk film sağolsun bize spoiler vermişti. Bu yüzden kitapların hepsini okuduktan sonra filmleri izleyin.

  Kıyafet tasvirlerini, rokoko döneminin süslülüğünü sevdim. Çoğu şeyin çözümlenmesi de güzel. Konu güzel, içerik güzel, üslup güzel. Her şeye çok takılmadan okursanız eminim çok beğeneceksiniz.

FİLM

Konusu:
Gwendolyn'in kalbi geçmişteki yaşadıklarından dolayı kırılmış ve artık Gideon'a güvenmesi çok zordur. Fakat bu ikilemle geçirilecek vakti yoktur. Lodge kaçırılmıştır ve zamana karşı bir yarış başlar. Gwen yanına Gideon'u da alarak riskli bir kurtarma operasyonuna girişecektir. Bu süreçte de, geçmişte sorguladığı güçlerinin farkına varacaktır.

Her sitede filmin konusu bu olarak geçiyor. Lodge yani loca kaçırıldı değilde ele geçirildi desek daha doğru olur olur sanırım. 
Filmin kitapla uzaktan yakından hiçbir alakası yok. İlk filmin kitabıyla farklılığına çok kızmıştım hatırlarsanız. Bu filmde o farklılığı alın 10 ile çarpın. İlk filmin en azından kendi yazdığı sahnelerin yanında kitaptan aldığı sahneler de vardı ama burada bambaşka iki hikaye görüyoruz. İkinci filmdeki anahattı alalım gerisini biz döşeyelim olayını iyice abartıp 'boşverin yazarı ya ben yazıcam artık bu hikayeyi' demiş senarist.
Bunun dışında sadece film yönüyle nasıldı derseniz izlenebilir, temposu hiç düşmeyen, insanı hiç sıkmayan bir filmdi. Her anında kalbimizin küt küt attığı bazı sahnelere de sahipti. 
Kont'u oynayan oyuncuyu çok beğendim. Bu arada film Alman yapımı olduğundan ve benim pek bilmediğim bir kulvar olduğundan oyuncuları tanımıyorum. Ama genel olarak çok iyi iş çıkaran ve gözüme takılan oyuncular barındırıyor. İlk filmden sonra Gwen'i oynayan oyuncunun da her filmde oyunculuğunu nasıl geliştirdiğini de görüyoruz.

Kitap ve Film

Bu bölüm spoiler içerir!!!
  • Her şeyi kafalarına göre nasıl bu kadar değiştirebilirler aklım almıyor gerçekten. Tamam kitabın aynısını çekmek zorunda değillerdi ama en azından benzer sahneler olsaydı, bunun alakası yoktu.
  • Hadi kafalarına göre sahneler yazdılar ama Charlotte'u bir anda melek yapmanın anlamı neydi? Charlotte hiçbir zaman gönülden yardım etmedi Gwen'e.
  • Gwen'in kronografını Gideon öylece öğrendi ki bu da ayrı saçmaydı. Ama her şeyi değiştirdikleri için öyle olmak zorunda kaldı.
  • Lucy ve Paul'ün Gwen'e anne babası olduklarını söyledikleri sahne de öyle üstünkörüydü. Sanki senarist bir liste çıkarmış ve bunlar bunlar olmalı demiş. Hemen her maddeyi peşpeşe, üstünkörü filme ekleyip listesinde tiklemiş gibiydi.
  • Gwen'in ölümsüzlüğü de çok üstünkörüydü. Bunun kehanette bahsedilen karganın büyüsü olduğu hiç geçmedi filmde. Sadece ölümsüz dendi.
  • Bunun yanısıra kendi kendine gideceği zamanı kontrol etme de senaristin uydurmasıydı. Kitap evreninde kimse kronograf olmadan gideceği zamanı belirleyemez.
  • Bay George ve Bayan Jenkins olmayan bir filmdi. Locada birden tüm kadro değişti. Withman'ı daha filmin başlarında loca sahnesinde Kont'un yüzüyle gördüğümüzden tek sürprizimiz de elimizden alındı. Film boyunca hiçbir şey şaşırtmadı o yüzden bizi.
  • Raphael ve Leslie çifti çok tatlıydı benim gözümde. Filmde bu yok gibiydi. Belki yaparız diye ilk sahneye bir bakışma eklemişlerdi geçen filmde. Sonradan vazgeçmişler sanırım.
  • Kitabın her zerresini değiştirdikleri için ilk filmdeki Gwendolyn'in kontrolsüz sıçrama yaptığı zaman kendiyle karşılaştığı sahne açıkta kaldı. Normalde 3. kitapta net bir şekilde o sahne yeniden yaşanıyor, Gwen kendisini görüyor ve saklanmasını işaret ediyordu.
  • Sonuç olarak yazarın mükemmel kurguda, her şeyi ince ince düşünerek ilmek ilmek yazdığı olay örgüsünü çöpe atıp kendileri ortalama ama sanki biraz zorlama olan yeni bir olay örgüsü yazmışlar.
Sonunda seriyi bitirdik. Eski bir seri ve yeni karşılaştığıma üzüldüm açıkçası. Çünkü her ne kadar filmlerine pek ısınamasamda kitapları gerçekten okunmaya değerdi. Konu da beni çok içine aldı. Artık daha fazla zaman yolculuğu ile ilgili kitap okumak istiyorum.

Siz de bu tarz romanları seviyorsanız bu seriye bir şans verin derim. Bir başka yazıda görüşmek 
üzere kitap ile kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder