26 Ekim 2016 Çarşamba

Hangisini Tercih Ederdin? / Kitap Tag *Misafir Yazar Gamga İle*

Selamlar kitap severler...
Bugün misafir bir yazarla karşınızdayım. Kendisinden gamga diye bahsedeceğim ve Gamga benim senelerdir yanımda yamacımda olan en büyük kitap sever. Önceki kitap tag yazısına çok içerlemiş ve bende onunla yeni bir kitap tag yapmak istedim. Veeeeee hangisini tercih ederdin tagiyle karşınızdayız...

1. Sadece çok kitaptan oluşan serileri mi okumak isterdin yoksa sadece tek kitapları mı?

Jigglypuff : Evet biliyorum bloga bakınca kesin seri dermişim gibi bir havam var ama hayır. Ben tek kitapları aliciimm. Çünkü gerçekten çok sabırsızım ve beklerken kurdeşen dökebilirim. Ayrıca bence bütün güzel seriler yazıldı ve bitti artık :)

Gamga : Sade ve sadecee tek kitap lütfenn. Zira benim için bu iş yara bandını tek seferde çekmek gibi dostlarım. NE OLACAKSA OLSUN ARTIKK yetheeer diye çığlık atmak istediğim olur zaman zaman serileri okurken. Tabi bir de ne olursa olsun bitmesin istediğimiz kitaplar var ki onları tenzih ediyorum...

2.Sadece kadın yazarları mı okumak isterdin yoksa sadece erkek yazarları mı?

Jigglypuff : Ben bu tagin peşinde bir kaç gündür koştuğumdan bu soruyu iyice düşündüm. Kitaplığımla uzun uzun bakıştım ve kadın yazarlar olduğuna karar verdim. Kitaplığımın %70'i kadın yazarlardan oluşuyor ve bende hepsine aşık olduğuma göre kadın yazarlar!

Gamga : Ben müsaadenizle erkekleri kırmızı köşeye kadınları mavi köşeye alıp şöyle bir karşılaştıracağım. Evet hemen bakıyoruz kırmızı köşemizde neler var. Öncelikle çok sağlam bir middle earth tarzı fantastik okuyucusu olduğum ve bu kitapların %99.999999'unu erkek yazarlar meydana getirdiği için bu köşe bir hayli kalabalık. Fakat hemen dönüp bir bakıyoruz mavi köşeciğimizde de Simone de Beauvoir, JK. Rowling, Virginia Woolf, Sylvia Plath ve tabi ki Rainbow Rowell bebeğimler var. Onlar gözlerimin içine bakıp sakın bi delilik yapma Gamga diye haykırırken kırmızı köşe son vuruşunu HARUKİ MURAKAMİ (şşşşh 3 dakikalık saygı duruşu) ile yapıyor ve beni kazanıyor. Söyleyeceklerim bu kadar.

24 Ekim 2016 Pazartesi

Descendants of the Sun / Dizi Yorumu

Neden bu diziyi yazmamışım anlamıyorum şu an. Diziyi izleyeli çok oldu ve geçen bir videosu çıktı karşıma. Bir bakayım blogda ne yazmışım, hem anıları tazelerim dedim ama yok bulamadım. Yazdım diye de hatırlıyorum ama neyse artık benim beynim yanmış sanırım.

E dizinin yazısını yazmak için diziye tekrar göz gezdirmem gerekti. Ama böyle olması daha iyi oldu gibi. Bazı fikirlerim değişti çünkü.
Konusu: 
Birleşmiş Milletler'e ait barışı koruma birliklerinde yer alan Yüzbaşı Yoo Shi Jin ile Birleşmiş Milletler'in talebi üzerine başka bir ülkenin başkentine tayin edilen Doktor Kang Mo Yeon'un aşk hikayesidir.

Hiç tatmin etmeyen bir konu yazısı değil mi? Ben anlatayım biraz dizi bir hırsızın Yüzbaşı Yoo ve Başçavuş Seo ile karşılaşmasıyla başlıyor. Bu hırsızın muayeneye geldiği hastenede doktor olan Kang Mo Yeon ile bu vasıta ile tanışıyorlar. Başta yanlış anlaşılmalar oluyor ama sonradan birbirlerinden hoşlanıp randevulaşıyorlar. Gelgelelim özel kuvvetlerde çalışan Yoo Shi Jin randevulardan hep acilen ayrılmak zorunda kalınca bu şekilde bir ilişki yürütemeyecekleri için herkes yoluna modunda devam ediyorlar. Aylar sonrasında da tesadüfen ikisi de Urk'ta birlikte çalışmak zorunda kalıyorlar ve olaylar buradan sonra başlıyor.

23 Ekim 2016 Pazar

Kitap Tag!

Merhaba kitapseverler...
Bütün kitap bloglarının (ben bu sıfata tam olarak uyamasamda) yaptığı bir tag ile karşınızdayım. Yazarken hemencecik geçti zaman. Ben kitap konuşmayı özlemişim demekki :) 

1- Kitap okumak için evde belli bir yerin var mı?

-Aslında belli bir yer yok ama yatmadan önce yatağımda okumayı seviyorum. Bir de mutfakta loş ama kitap okunabilecek bir ışık var orada okumayı seviyorum. Nerede olursa okurum ama bu ikisi kalıcı yerler diyebilirim.

2- Ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı?

-Kesinlikle ayraç. Hatta olabildiğince farklı çeşit çeşit ayraçlar :)

3- Kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa belirli bir bölümde ya da bölüm başında mı durdurursun?

-ani bir sorun olmadıkça bölüm sonuna kadar okurum. Yani metroda ineceğim durak gelmişse mecburen hemen bırakırım ama evdeysem ve vaktim varsa bölüm sonuna kadar okurum.

4- Okurken yemek yemek mi bir şeyler içmek mi? 

-Kesinlikle bir şeyler içmek. Hatta daha da spesifik olursam kesinlikle kahve içmek.  Hakkımda 50 gerçek yazımda da (okumayanları buraya alalım) bahsetmiştim tam bir kahve bağımlısıyım.

22 Ekim 2016 Cumartesi

Detachment / Film Yorumu


Nasıl yazacağımı bilmediğim bir film açıkçası. O kadar iyiydi ki. Bence herkes izlemeli. Ebeveynler, öğretmenler, ebeveyn olmak isteyenler...

Olay bir öğretmen gelir hayatları değiştirir değil. Çok daha farklı. Bir öğretmenin yaptığı iş neleri etkiliyor, olay daha çok bu. Bir öğretmen olarak tekrar tekrar anladığım bir şey var. Bir sözümüz, bir hareketimiz, bir tavrımız çocuklar üzerinde o kadar etkili ki. Ve siz sadece bir çocuğu değil bir nesli eğitiyorsunuz. 

Konusu:
Öğrencileriyle birebir ilişki kurabilen, fazlasıyla yetenekli bir eğitimci olan Henry Barthes bu mesleği arka plana atarak geçici öğretmenlik yapmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir okulda arkadaşları ve öğrencileriyle duygusal bağ kuracak kadar kalamaz. Son gönderildiği devlet okulunda ise öğrencileri, hatta okulun yöneticisine kadar insanlar içine kapanık yaşamaktadır. Öğrencilerden bir tanesinin sokakta yaşamasına göz yummayan bu değerli öğretmen onun evine dönmesi için elinden gelen bütün çabayı gösterir. Hayatta hala sevgiyi hakeden insanlar vardır.

Son zamanların kitap alışverişi! Okunmayı bekleyen kitaplar...


Son zamanlarda aldığım ve okunmak için bekleyen kitaplarımla karşınızdayım kitapseverler.

Kağıt Ev (Dominguez) / ?
Milena'ya Mektuplar (Franz Kafka) / 17.50 TL
Locke Lamora'nın Yalanları (Scott Lynch) / 25 TL
Ozan Beedle'ın Hikayeleri (J.k Rowling) / 9 TL
Satranç (Stefan Zweig) / 7 TL
Bakele (Sezgin Kaymaz) / 17 TL

Alış sırasına göre yazdım kitapları ve bunlardan Bakele'yi ve Locke Lamora'nın Yalanlarını okuyorum şu an. Bu yazı taslağımda durduğu sürece Ozan Beedle'ın Hikayeleri'ni bitirdim. Şimdi kısaca bir göz atalım kitaplara.

17 Ekim 2016 Pazartesi

Muhteşem Gatsby / Kitap Yorumu

Konusu :
Genç ve yakışıklı zengin Jay Gatsby, zengin muhiti Long Island'daki villasında çılgın partiler verir ve gösterişli bir hayat sürer. Servetinin kaynağı komşuları arasında dedikodu konusu olan Gatsby, pahalı zevkleri için para harcamaktan kaçınmaz ve adeta sefahat içinde yüzer. Ancak bu ışıltılı hayatın ardında, yalnız ve hayal kırıklığına uğramış bir adam saklıdır: Gatsby'nin hayattaki tek arzusu, geçmişi geri getirmek ve savaş öncesinde beraber olduğu sevgilisi Daisy Buchanan ile bir araya gelmektir. Oysa Daisy savaş sırasında evlenmiştir ve şimdi kızı ve kocasıyla birlikte, Long Island'ın karşı yakasında yaşamaktadır...Genç ve yakışıklı zengin Jay Gatsby, zengin muhiti Long Island'daki villasında çılgın partiler verir ve gösterişli bir hayat sürer. Servetinin kaynağı komşuları arasında dedikodu konusu olan Gatsby, pahalı zevkleri için para harcamaktan kaçınmaz ve adeta sefahat içinde yüzer. Ancak bu ışıltılı hayatın ardında, yalnız ve hayal kırıklığına uğramış bir adam saklıdır: Gatsby'nin hayattaki tek arzusu, geçmişi geri getirmek ve savaş öncesinde beraber olduğu sevgilisi Daisy Buchanan ile bir araya gelmektir. Oysa Daisy savaş sırasında evlenmiştir ve şimdi kızı ve kocasıyla birlikte, Long Island'ın karşı yakasında yaşamaktadır...

Jiggylypuff Mutfakta / Kitap dostu ev yapımı bol köpüklü latte tarifi!

Selam...
Son zamanlarda gelen yazılar birbirinden farklı oluyor değil mi :D Çeşitlilik bana iyi geliyor siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama :))

Bugün kitap okurken vazgeçilmezim olan kolay köpüklü latte tarifi ile sizlerleyim.

Öncelikle malzemelerimiz :
Süt
Kahve 
Frenchpress(Kavanoz da olabilir)
İsteğe bağlı şeker veya vanilya şurubu

Öncelikle bardağımızın yarısından biraz fazlası kadar sütü alıp kaynatıyoruz.

16 Ekim 2016 Pazar

Jigglypuff kimdir? Hakkımda 50 Gerçek

Farkettim ki blogda 'nasıl blog açtım' yazısı dışına benden bahseden hiçbir şey yok. Böylece bu bana çok farklı gelen ''Hakkımda 50 Gerçek'' yazısını yazmaya başladım. Ben -kısaca- üniversitesinde uzatmaları oynayan bu uzatmaları oynarken de evinde kpss çalışan bir eğitim baloncuğuyum diyebilirim.
  1. Kitap okumayı sevdiğim belli bir gerçek zaten yoksa bu blogda bu yazıyı okuyor olmazdınız. Tabi yine film-dizi izlemeyi, sinema ve tiyatroya gitmeyi sevdiğimi de biliyorsunuz.
  2. Yalnız kalmayı çok severim ama ben istediğimde. Yani yalnızlığı genelde kendim tercih ederim ama etmediğim zaman koşa koşa arkadaşlarımı görmeye giderim.
  3. Dışarıya karşı çok açık sayılmam. Yeni insanlarla tanışmayı pek sevmem. (Tabi arada bir referans yoksa. Tanıştıran arkadaşımı seviyorsam yeni arkadaş artı puanla başlar gözümdeki değerlendirmeye) Yeni insanlarla tanıştığımda da çok nettir kararlarım. Severim ya da sevmem. Bir de nötr dediklerim var. Karar veremediklerim. Onları da sonradan ya çok severim yada tiksinirim. Nötrlerin ortası olmaz.
  4. İnsanlara kolay kolay darılmam ve küsmem. İkinci şansa -çoğu zaman- inanırım. Ama bir yaptığı hatayı tekrar tekrar yapmaya devam ederse kinlenirim. Annem sende deve kini var der hep. O kişiyle belki sonra barışırım ama asla eskisi gibi olmam, olamam.
  5. Bir de hayatımın baş köşesine koyduğum bir insan grubu var. Sayıları bir elin parmağını geçmez ama onlar ne yaparsa yapsın onlara kinlenemeyeceğimi bilirim. Nasıl kendimden nefret etmem imkansızsa onlar da aynı şekilde.

15 Ekim 2016 Cumartesi

Ada / Kitap Yorumu


Evet millet. Bugün Lynne Matson elinden çıkma Ada ile karşınızdayım.

Konusu :
"Tamam, İşte durum şu. Buraya ergenlik yıllarındayken, on üç on dokuz yaş arası bir yerde geliyorsun. Bir yılın var. Ya bir kapı yakalarsın ya da..." Durdu, safir gözleri alevler içindeydi, kendisi tutuşacak zannettim. "Ya da?" diye bastırdım. "Ölürsün." Gizemli Nil Adası'nda kurallar belliydi. Bir yılınız vardı. Kaçmak ya da hayatta kalmak için tam 365 gün.

On yedi yaşındaki Charley kuralları bilmiyordu. Hatta nerede olduğundan bile haberi yoktu. Hatırladığı son şey sıcak hava ve kendinden geçtiğiydi. Uyandığındaysa kayalık bir arazide çırılçıplaktı. Kaybolmuş ve yalnız hisseden Charley, adada uzun süre hiçbir insana rastlamamıştı, ta ki gençlerin lideri Thad ile karşılaşana kadar. Artık, adadan kaçmanın ne kadar zor olduğunu öğrenmişti… ve tabii bir de âşık olmanın. Thad'in zamanı doluyordu ve Charley, geleceklerini kurtarabilmek için önce Thad'i kurtarması gerektiğini fark etmişti. Ancak tehlikelerle dolu bu adada en büyük tehdit zamandı!

12 Ekim 2016 Çarşamba

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları / Film+Kitap Yorumu

Konusu :
Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden 16 yaşındaki Jacob "Jake" Portman gerçekte ne olduğunu keşfetmek için Galler'deki gizem dolu bir adaya seyahat etmek zorunda kalır. Büyükbabasından duyduğu çocuk masalları daha akla yatkın olmaya başlar başlamaz Jake'in sıradan hayatı bir anda olağanüstü hale gelir. Farklı bir dünya gibi görünen bu yere vardıktan sonra, Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nde Bayan Peregrine ve "tuhaf" çocukları'yla tanışır. Ancak bu büyüleyici masal korkunç bir hale dönüşmeye başladığında Jake, büyükbabasının geçmişinden gelen ürpertici Hollow'lar, korkunç Bay Barron liderliğindeki tehlikeli Wight'lar ve canavarlardan sevdiklerini korumak için hayati bir karar vermek zorunda kalır. (wikipedia)

Bu yazı için inanılmaz heyecanlıyım gerçekten. Çünkü daha kimseyi darlamadım bu konu için. Kimseye içimi döke döke anlatmadım henüz. Buraya kısmetmiş. Şimdi film ve kitap olarak ayrı ayrı ele alacağım.

2 Ekim 2016 Pazar

Bir Oyuncu Birçok Karakter #1 / Lee Min Ho

Eveeeeettttt. Yeni bir yazı dizisine başlıyorum. BİR OYUNCU BİRÇOK KARAKTER! Oyunculardan yola çıkarak dizileri inceleyeceğiz. Yani mesela bu hafta Lee min ho'yu ele aldığımızdan benim izlediğim Lee Min Ho dizilerinden bahsediciğiiiiz. Ama önce Lee Min Ho kimmiş bir ona bakalım.

-Lee Min Ho-
87 doğumlu oyuncunun boyu 187 cm kilosu ise 71. Yengeç burcu ve Sinema mezunu. Film izlemeyi, bilgisayar oyunlarını ve futbol oynamayı seviyor. Kendisiyle en büyük ortak noktam uyku :D Bu hayatta en nefret ettiği şeylerden biri uyanmakmış mesela :D

  Ben ilk Mackerel Run(2007)  dizisi ile çıkış yaptı sanıyordum ama yazı için araştırma yaparken gördüm ki öyle değilmiş. 2002'de Kang Ha Neul'un başrolünü oynadığı Romance adlı bir dizi ile çıkmış. Tabi ilk başrolü Mackerel Run. Ama herkesin hemfikir olduğu nokta Lee Min Ho'nun asıl Boys Over Flowers ile tanındığı.

  Benim ilk dizilerimdendir Boys Over Flowers. Daha doğrusu şöyle ki ben haftalık Secret Garden ile başladım ama onu bir hafta beklerken sıkıldığım için dizi arayışına girip BOF'u bulmuştum. İlk başladığım dizi Secret Garden ama ilk bitirdiğim dizi BOF olmuştu :D Geçmişten günümüze dizileriyle başlayalım o zaman.

Küçük rollerden oluşan dizilerin hepsini geçip Bof'tan başlamak istiyorum.

Boys Over Flowers (KBS2, 2009)

Zengin 4 liseli gencin (F4 lakaplı) ve bir fakir kızın hikayesi özünde. F4 kendini beğenmiş, şımarık bir dörtlü olarak başlasa da sonradan hepsinin kendine göre ayrı ayrı yaraları olduğunu anlıyoruz. Ayrı ayrı hepsinin hikayesini görüyoruz ama asıl olay Shinwha Group varisi Gu Jun Pyo ve fakir bir kuru temizlemeci kızı Geum Jan Di arasındaki aşk. 
Lee Min Ho'nun saçları başta insanın gözünü yoruyor ama zamanla alışıyorsunuz merak etmeyin :D Okul, lise dizilerini seven gençlere hitap eden bir dizi. İlk gördüğümde severek izlemiştim ama yaşı büyüklere pek hitap etmiyor açıkçası. Şu an aynı zevkle izleyemem.

1 Ekim 2016 Cumartesi

W, Two Worlds / Dizi Yorumu


Konusu:,
Dizi çizgi roman karakteri olan Kang Chul ile Göğüs Hastalıkları stajyer doktoru Oh Yeon Joo'nun yollarının kesişmesiyle başlayan olayları ele alıyor.

W benim uzun zamandır gördüğüm en iyi dizilerden olduğu için biraz daha detaylı ele alıcam. Bu da son zamanlarda çoğu dizinin olduğu gibi aslında bir webtoonmuş. Yani webtoon içinde webtoon durumu varken dizi içinde webtoona çevrilmiş.