Açlık Oyunları : Kuşların ve Yılanların Şarkısı / Kitap Yorumu

 Biraz geç kalmış bir kitap yorumu ile selamlar herkese. Geç kalmış derken her yönden geç kalmış gerçekten hem benim kitabı fark etmem (çok sessiz sedasız çıkmış) hem de okuduktan sonra yazmam epey geçe kaldı. Kitabı nasıl aylarca duymadım bilemiyorum, hala bunun şokundayım gerçekten. Acaba yayınevi haklarının Pegasus'tan Dex'e geçişiyle mi alakalı bilemiyorum. Kitap 19 Mayıs'ta tüm dünya ile birlikte Türkiye'de de satışa sunulmuş. Benim tesadüfen kitapçı gezerken gördüğüm bir kitap. Kitabı gördüğümde yeni çıktı zannettim düşünün yani o kadar doğru düzgün bir PR yapmamışlar kitaba.Bu arada filmi de yakında gelecekmiş sanırım ilk serinin yayın haklarının sahibi olan Lionsgate bu kitabın haklarını da satın almış. Yönetmenliği de son üç filmin yönetmeni Francis Lawrence yapacakmış. Bekleyip görelim bakalım...

İlk gördüğümde geçmişten bir kitap olacağını anlamıştım ve acaba Haymitch'in açlık oyunları senesi mi diye bir heyecanlandım. Haymitch bir de ikinci çeyrek asır oyunlarının galibi olduğu için çok heyecanlı bir kitap olur diye düşündüm. Ama hayır, kitabımız 10. açlık oyunlarında geçiyor. 

Konusu:

Enerjisini hırsından alıyor.

Azmini rekabetten.

Ama güce ulaşmanın bir bedeli var.

Onuncu Açlık Oyunları'nı başlatacak hasat gününün sabahı. Başkent'te 18 yaşındaki Coriolanus Snow akıl hocası olarak katılacağı Oyunlar!a hazırlanıyor. Başarılı olmak istiyor ve bunun için tek şansı var. Bir zamanların görkemli Snow ailesi zor zamanlardan geçiyor ve ailenin kaderi, Coriolanus'un cazibesiyle, zekasıyla, hamleleriyle diğer akıl hocalarını gölgede bırakıp haracını Oyunlar'ın galibi yapmasına bağlı.

Ama şans ondan yana değil. Coriolanus'a kötülerin en kötüsü 12. Mıntıka'nın kız haracına akıl hocalığı yapmak gibi onur kırıcı bir görev veriliyor. Artık kaderleri birbirine bağlı. Coriolanus'un yaptığı her seçim onları galibiyete ya da mağlubiyete, zafere ya da yenilgiye götürebilir. Arenanın içinde ölümüne bir dövüş sürüyor. Arenanın dışında ise, talihsiz haracına yakınlık duymaya başlayan Coriolanus kurallara uyma zorunluluğuyla, bedeli ne olursa olsun yaşama arzusu arasında kalıyor.

Netflix'te İzleyebileceğiniz 15 Kore Dizisi

Herkese selam. Nasılsınız sayın okur?

   Ben her zamanki gibi tembelim. Yazmak istediğim yazıların konuları aylar önce aklıma gelmiş, şöyle mi olsa böyle mi olsa derken aylar geçirmiş haldeyim. 

   Konuyu buldum, dizilere karar verdim aman çok oldu ikiye mi ayırsam, ayırsam ama nasıl, zamana mı bakıyım neye bakıyım. Kafam cidden epey karıştı. En sonunda yazıyı son zamanların dizilerini alarak yazmaya karar verdim. Çünkü geçmiş zamanların kore dizileri -özellikle yeni başlayanlar için- çok sıkıcı. Ben bile açıp üzerinden 10 sene geçmiş bir kore dizisi izleyemiyorum açıkçası sıkılıyorum. He belki bir de daha geçmişe yönelik bir dizi listesi de yapabilirim ama o başka bir yazıya kısmet artık.

   Dizilerin bazıları Netflix yapımı olmakla beraber geneli kore televizyonunda yayınlanmış ve Netflix'in satın aldığı diziler. Sıralamamı da beğeniye göre değil yıllara göre yaptım.

1.Chicago Typewriter (2017)

Konusu : Dizi, 1930'lu yıllarda Japon sömürgesi altında yaşayan ve reenkarnasyon ile günümüzde tekrar dünyaya gelen yazarların etrafında dönmektedir. Günümüzde bu yazarlardan biri kitapları çok satan bir yazar, biri gizemli bir hayalet yazar ve diğeri ise kitapları çok satan yazarın anti-fanı olarak yaşamaktadır.

-Bu dizi benim bu listede izlemediğim tek dizi. Ama zevkine güvendiğim arkadaşlarım tarafından aşırı beğenilmiş ve benim de izleme listeme girmiş bir dizi. O yüzden baştan veriyorum siz de bir şans verin.

Nasıl atandım? Kpss'ye (veya herhangi bir sınava) hazırlananlara tavsiyeler...

Selamlar herkese...
Bu blogda birkaç kere bahsettim sanırım öğretmen olduğumdan. Kpss'ye hazırlandığımdan blogu boşladığımı falan yazmıştım hatta. Elimden geleni yapmaya çalıştığımı, dönüp baktığımda pişman olmak istemediğimi söylemiştim. Ama ondan sonra hiç güncellemedim bu konuyu. Evet arkadaşlar dönüp baktığımda çok şükür pişman olmadım, çünkü atandım!
Aranızda Kpss'ye hazırlanan var mı bilemiyorum ama varsa diye herkesin bu eve kısılıp bir şeyleri salma zamanında tavsiye yazısı yazıp motive edeyim dedim.
Biliyorum şu an evde sınav ertelendi diye bir gevşeklik geldi hepinize. Bu arada bu konuşacaklarım aslında herhangi bir sınava hazırlanan herkes için geçerli. Şu an ertelenen sınavlar zaten halihazırda az olan çalışma aşkınızı da aldı götürdü biliyorum. [Hele benim öğrencilerimin :( ] O yüzden sizi gazlamaya geldim. Ben sınava nasıl çalıştım?

Öncelikle ben Kpss'ye hazırlanana kadar ders çalışmamışım dostlarım. Resmen öncesinde 18 yıllık bir öğrencilik hayatım var ama 18 yılda ders çalışmayı öğrenememişim. Kpss'ye çalışırken öğrendim. O yüzden size benim üzerimde başarılı olmuş taktiklerden tavsiyeler vereceğim.

En İyi Running Man Bölümleri #5

Herkese merhaba dostlar.

    Blogun en en sevilen bölümüyle karşınızdayım. Uzun zamandır yazılmayı bekleyen bir yazıydı ama çok vakit aldığı ve benim de çok vaktim olmadığı için beklemedeydi. Şimdi karantina günlerimizde vakit bolken yazayım istedim. Malumunuz çok gülmeye ihtiyacımız olan günlerdeyiz. Bu bölümler bize iyi gelecek, bizi eğlendirecek.

Ben en son bu yazıyı Se Chan ve So Min gelene kadar yazmıştım, yani 346. bölüme kadar. Daha sonra ben koreanturk çeviriyi bırakana kadar izledim sonrasında bıraktım, ki bu da 444. bölüme kadar oluyor. Bu yazacağım yazı da bu aralığın en iyi bölümleri olacak haliyle.

    Bu arada koreanturkten sonra yeni kurulan bir site 445. bölümden itibaren çeviriyi yapmaya başladı. ''runningmanturkey''  Şu an 497. bölümdeler. Bu arada site aynı zamanda Türkçe çevirisi olmayan ilk 92 bölümü de çevirmeye başlamış 1. bölümden başlayarak. Şu an kırklı bölümlerdeler. Running Man severler bu siteye uğrayabilirler.

    Dediğim gibi 444. bölümden sonra ben izleyemedim ne yazık ki, bu yüzden büyük ihtimalle bu yazı son RM yazısı olacak maalesef. Ancak devamını izlersem yeni yazı yazabilirim ki bu küçük bir ihtimal.

346. Bölüm

Evet, en iyi bölümlere yeni üyelerin katıldığı bölümü eklemesem olmazdı. Yeni üyelere alışamamamıza rağmen çok gülmüştüm bu bölümlerde. Yeni üyelerin garip tipler olduğunu keşfettik bu bölümde :) Özellikle yürüyen bandın üzerinde oynadıkları bir oyun var ki izlerken bana kahkaha attırmıştı.

The Platform / El Hoyo : Film Yorumu

-Üç tür insan vardır. Yukarıdakiler, aşağıdakiler ve düşenler.-

Dikey bir hapishane düşünün. Bir odalık katlardan kaç tane olduğu belirsiz. Her katın ortası delik, her katta 2 kişi kalıyor.Bir platform üzerinde şahane bir sofra, her gün sıfırıncı katta en alt kata iniyor, her katta 2 dakika kalıyor. Bu iki dakikada mahkumlar ne yerse o. Platformdan yiyecek çalmak yasak, çalan kat cezalandırılıyor. 

Kimin kaçıncı katta olacağıyla ilgili bir algoritma yok. Her ay katlar değişiyor. Bu ay 5. katta olan ertesi ay 170. katta olabiliyor.

Üst kattakiler gayet iyi besleniyor anlayacağınız üzere ama alt kattakiler açlıkla ve açlığın getirdiği delilikle, hayatta kalma içgüdüsü ve insani sınırlarla başa çıkmak zorunda.