2 Nisan 2017 Pazar

Jigglypuff Muhabbette / Kendi kendini mutlu edebilme yeteneği!

Merhaba!

Bugün tuzla pendik arasında bir yerde otobüsün camından uzaklara dalıp klip çekiyormuş gibi davranırken bir şey dikkatimi çekti. Bir abi çimlere uzanmış. Uzanmış ama öyle böyle değil sanki oraya devrilmiş gibi. Yüz üstü yatıyor. Montu kenarda, ayakkabıları ayak ucunda. Sanki tam oraya kadar gelebilmiş, tam o noktada gücü tükenmiş ve ayakkabılarını çıkarıp yüz üstü kendini salmış gibi. Ama orada huzuru da bulabilmiş gibi.


Güneşin altında uzanan abiyi görünce düşünmeye başladım. O abinin hiçbir işi yok muydu o an yapacak? Eminim ki vardır. İş sahibi olmayan birine benzemiyordu. Hiç olmasa ailesi vardır ya da en azından orada uzanmaktan başka yapacağı mutlaka bir şey vardır. Ama o orada uzanmayı seçmiş.

Bazen kendimize kendimizle vakit ayırmalıyız. Çevrede dönen hayattan izin alıp ufak bir tatile çıkmalıyız. En azından insan arada bir kendini şımartmalı bence. Kişiden kişiye değişir ama şu kendilerini, sevgililerini dünyanın en mutlu insanı etmeye adayan insanları düşünün. Bilmiyorum sizin çevrenizde ne kadar var bu insanlardan ama benim çevremde bu insanlar azımsanamayacak bir orana sahip
 O insanlar bir gün olsun 'ya ben ne istiyorum, ben nasıl mutlu olurum?' demiyorlarsa orada bir problem vardır. İnsan bazen kendisinin sevgilisi olup sadece kendini mutlu edecek bir zaman ayırabilmeli.

Ben yalnızlığı severim mesela. Ama 'aa ben yalnızlığı seviyorum hayatımdaki insanlardan kurtulayım, mutlu olayım' gibi değil tabi ki. 'Özellikle nelerden mutlu olursun?' diye sorsalar sayacağım 5 şeyin 4ü insanlarla yapılanlardır. Ama ayda bir, birkaç gün kendimle başbaşa kalmaya ihtiyaç duyarım. Sadece sevdiğim şeylerle doldururum o birkaç günü. Başkasını düşünmem ya da başkası için o günlerden asla fedakarlık etmem. Bir nevi kendimi önümüzdeki bir ay için şarj ederim yani. Sevdiğim film serilerini baştan izlerim -başka insanlarla film, dizi izlemeyi pek sevmem, sanki bu sadece tek başına yapılabilecek bir aktivite gibi geliyor bana- hobi ve el işleri yaparım, hiç denemediğim işlere el atmaya çalışırım, kitap okurum, papatya çayı içerim, odamı düzenler temizlik yaparım ve daha bir sürü şey... Kısacası beni mutlu eden ama arkadaşlarımı pek mutlu etmeyen onlarla yapamadığım belki de yapmadığım şeyler.


Lafı fazla uzattım. Demek istediğim okul çok yoğun olabilir, sınavlar gelmiş olabilir, işte her şey yolunda gitmiyor olabilir, iş aramaktan helak olmuş olabilirsiniz. Bu bloğu okuyanların aşağı yukarı sorunları bunlar. Ama ne olursa olsun sevgili okur kendinize vakit ayırmayı unutmayın. Kendinizi en iyi siz tanırsınız. Neyi sevip neyi sevmeyeceğinizi en iyi siz bilirsiniz. Bu yüzden kendinizi en kolay şımartabilecek kişi de sizsiniz.

Bunu başkalarından beklemenize gerek yok. Sürekli insanların sizi mutlu etmesini beklemek insanı aciz ve muhtaç yapar. Kendi kendinizi mutlu etmeyi ÖĞRENMEK ZORUNDASINIZ.

Ve inanın bana öğrendiğinizde artık bu dünyadaki hiçbir şey - çok büyük sıkıntılar olmadığı sürece - canınızı sıkamayacak. Sizi siz mutlu ederseniz, sizden başkası da sizi üzemez demektir.

Kendiniz için bunu yapın sevgili okur, bir başka yazıda görüşmek üzere.....



*Dipnot : Bu yazının belli bir amacı yok açıkçası. Ama haftada bir -iddialı geldi biraz belki iki haftada bir de olabilir- gelip bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Çünkü bu blog benim açımdan hem deşarj etmek hem deşarj olmak için var ve bu da belli çerçeveler içinde yazılması gereken yorum yazılarında çok zor. O yüzden gönül rahatlığıyla at koşturmak için bu serinin açılışını yapıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder