15 Şubat 2018 Perşembe

Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer : Yakut Kırmızı (Rubinrot) / Film & Kitap Yorumu

Merhabalar, merhabalar...
Son zamanlarda ara ara takıldığım seri ile karşınızdayım bugün. Nasıl yazsam diye baya düşündüm çünkü seriyi araya başka kitap koymadan bir bütün gibi okuyorum. O yüzden 3 kitabı okuyup sonunda hepsini bir yazıda yorumlayacaktım ama hem filmleri birlikte yazmak istemedim hem de her kitabı filmi ile karşılaştırmak istediğimden bu şekilde film ve kitap olarak yazmaya karar verdim.

Aslında bu seri ile kitapçılarda karşılaşmıştım ilk çıktığında ama o sıralar çok fazla young adult çıktığından ve kapağının verdiği izlenim minnoş bir aşk hikayesi olduğundan çok da ilgimi çekmemişti. Sadece kapaklarını hatırlıyorum. Sonra geçenlerde kendime izleyecek bir fantastik bir film ararken zümrüt yeşil ile karşılaştım. Konusunu okumadım sadece yorumlarda zaman yolculuğu olduğunu gördüm ve hemen başladım. Tabi filmin devam filmi olduğunu fark ettim ve hemen seriyi araştırdım. Serinin ilk filmi olan Yakut Kırmızı'nın fragmanında kitap uyarlaması olduğunu görünce de filmi izlemekten vazgeçip kitapların peşine düştüm :)

Sonuç olarak şu an Yakut Kırmızı'nın kitabını okumuş filmini izlemiş biri olarak Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları yazısında olduğu gibi kitap, film ve ikisinin karşılaştırması olarak yorumlayacağım. (Bu arada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nı okumadıysanız en altta Alakalı Yayınlar bölümüne ekleyeceğim, oradan gidebilirsiniz.)

KİTAP


Arka Kapak:
Bazen sırlarla dolu bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. En azından 16 yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini 18. yüzyıl Londra'sında bulana dek. İşte o zaman ailesinin en büyük sırrını öğrenir: Zaman yolculuğu! Ancak bu yolculuklarda genç kızın hislerine yer yoktur. Çünkü aşk, durumu daha da karmaşık hale getirmekten başka bu işe yaramaz!

Şimdi size bu kitabı yorumlamak için biraz o dünyayı anlatmam lazım. İki ailenin gen ile geçen bir zaman yolculuğu yapabilme yeteneği var. Bunlar De Villies ve Montrose aileleri. De Villies'de bu gen aktarımı erkeklerde olurken Montrose'larda kızlarda oluyor. 12 zaman yolcusu olması gerekirken 13 zaman yolcusu var çünkü erkeklerde bir seferinde gen tek yumurta ikizlerinin ikisine de geçiyor. Yani 7 erkek ve 6 kadın. Bizim asıl ilgilendiğimiz ve hikayenin başrolleri 11. zaman yolcusu -elmas- Gideon ve 12. zaman yolcusu -yakut- Gwendolyn. 5. zaman yolcusu -zümrüt- St Germen Kontunun kurduğu gizli locada görevlere çıkmalarıyla aksiyon başlıyor.

Bunu nasıl spoilersız anlatacağım konusunda tereddütlerim var, ne desem spoiler olacakmış gibi sanki. Kitap su gibi akıp gitti. Kitabı bitirdiğimde nasıl yani bitti mi diye kalakaldım. Hem hiç bitmeyecek bir yerde bittiği için hem de sürükleyiciliğine rağmen henüz çok da bir olay görmediğimizdendi bu his. 

Kitapta bölüm aralarında muhafız güncelerinden ve bazı ünlü düşünür ve yazarlardan alıntılar vardı. Bazen kitaba yön verdiler bazen de eşlik ettiler, güzel bir ayrıntıydı.

Konunun zaman yolculuğu olmasına bayıldım. Zaman yolculuğu ile ilgi film çok izlemişimdir ama kitap yeni bir tecrübe oldu. Umarım sonunda tüm gizemleri boşluk kalmayacak şekilde açıklayabilmiştir yazar.

Gwendolyn'in annesi kızının doğum gününü onu korumak için yanlış söylediğinden tüm loca Gwendolyn'in kuzeni Charlotte geni aldı sanıyor ve çocukluğundan beri eğitiyorlar. Gideon ile birlikte eski zaman dansları, birkaç dil, birkaç enstrüman, at binme, dövüşme gibi meziyetlerle donatılıyorlar. Ama Gwendolyn birden geçmişe sıçrayınca bunların hepsi boşa çıkıyor ve hiçbir eğitimi olmayan Gwendolyn geçmişe yolculuklarında daha da zorlanıyor ve kendini beğenmiş partneri Gideon'ın da bu konuda pek bir yardımı olmuyor. Aniden kontrolsüz bir şekilde geçmişe sıçramasın diye her gün locaya gelip kronografla kontrollü bir şekilde elapse olması gerek.
(Kronograf: Kan ile çalışan zaman makinesi. Bununla zaman yolcuları gidecekleri zamanı ve ne kadar süre ile gideceklerini belirleyebiliyorlar. Elapse olmak: Yazarın uydurduğu bir deyim. Zaman yolcularının düzenli bir şekilde geçmişe gidip orada birkaç saat kalıp dönmeleri.)

Kitabı genel olarak beğendim diyeceğim ama yine de son kararımı seri bittikten sonra vereceğimi de ekliyorum. Çünkü şu an yazar gözümde en dibe düşecek ya da daha da çıkacak bir yerde. Ayrıntılı yorumumu karşılaştırma bölümünde yapacağım.


FİLM


Konusu:
Gwendolyn Shepherd aslında oldukça normal 16 yaşındaki bir gençtir. Kötü olan durum ailesinin çok fazla sır saklamasıdır. Ailenin bazı üyelerinde zaman yolculuğu geni vardır. Bir gün Gwen kendisini 19. yüzyılın sonlarında Londra'da bulur ve anlar ki bu gen kendisinde de var. Yapması gereken en önemli şey ise eski gizemleri çözmektir. Yapmaması gereken ise bu süreçte aşık olmamaktır.

Film kitap karşılaştırması bölümünde çok çok bahsedeceğim ama kitapla bağlantısı birkaç sahneden ibaret gibiydi sanki. Kitabı uzun süre önce okuduysanız ve yarım yamalak aklınızda kaldıysa belki çok gözünüze batmaz ama arada çok zaman yoksa bu uçurum rahatsız edici. 

Oyunculuklar idare ederdi ama başroller arasındaki uyum çok güzeldi. Yan karakterlerin bazıları çok iyiydi. Maddy Hala, James ve Leslie gibi.

Zaman yolculuklarının geçişleri güzeldi, kronograf güzel yapılmıştı. Genel olarak emek ve para harcanan bir film olduğu belliydi.  Müzikleri de beğendim.

Londra'da geçen ama Almanca konuşulan bir film olduğu için alışmakta zorlandım. (Yazar Alman, kitabın orijinali de Londra'da geçiyor ama Almanca.)  İngilizce dublaj -Türkçe altyazıya geçtim ama dublaj da rahatsız ediciydi. En son madem rahatsız olacağım bari kendimi yormayayım diyip hiç yapmadığım bir şey yaptım ve Türkçe dublaj izledim.

Filmi beğenmedim. Kitabı okumamış olsam filmi beğenir miydim? Muhtemelen. Umalım ki diğer filmler bu derece farklı olmasın.

Kitap vs. Film

Bu bölüm spoiler içerir!!!

Ahh nerden başlasam acaba? En iyisi maddeler halinde yazayım ki aklım daha temiz olsun.
  • İlk olarak en büyük sıkıntı sıralamanın bozulması. Filmle kitapta aynı olan yerler -az olmasına rağmen- aynı sırayla olmuyor. İlk kitabın bittiği yer normalde filmde 59. dakikada olan kilise sahnesi. Bu yüzden nasıl bu kadar çabuk bitti neden kitaptaki hiçbir şeyi almamışlar diye şok oluyordum ki bir baktım daha filmin bitmesine epey var.
  • Filmde ve kitapta mükemmelen uyan karakterlere bayıldım. Gwendolyn, Maddy Hala, Leslie, hatta Charlotte.
  • Gideon'un filmdeki uzun saçları benim gözüme battı film boyunca. Neyse ki ikinci filmde kesiyor.
  • Filmde Gideon nedense birden, doğduğundan beri onu eğiten ailesi gördüğü amcasına ve locaya karşı gelmeye başladı. Bunu kitapta asla yapmadı. Gideon'un locanın haksız olmasına ihtimal vermesi bile 3. kitabı buluyor.
  • Caroline nereye gitti? Gwendolyn'in bir de kız kardeşi var.
  • Aynı şekilde gargoyle hayaleti Xemerius da yoktu. Buna üzüldüm.
  • Filmde kont Gwen'i Gideon'un gözü önünde boğdu ki kitapta Gideon'un ruhu bile duymuyordu.
  • Neden değiştirdiklerini asla anlamayacağım ama hayalet minik Robert'ı doktorun boğulan oğlu değil de büyük babanın kardeşi yapmışlar.
  • Filmde loca çok fazla tarikat gibi gösterilmiş. Ateşlerle çevrili bir yerde ayinler yapılıyor gibi. Ama kitapta daha çok zaman yolcularına destek olan güçlü bir vakıf gibiydi.
  • Filmde kitapta olmayan ve serinin devamından olan çok fazla spoiler vardı.
  • Zaten bir yerden sonra ipleri bıraktı ve tamamen kitaptan bağımsız bir film olmaya başladı.

Alıntı yapacaktım ama bu haliyle bile haddinden fazla uzun bir yazı oldu. O yüzden burada bırakıyorum.  Kitap ile kalın sevgili okur...

Alakalı Yayınlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder