24 Haziran 2018 Pazar

Rainbow Rowell Asla Vazgeçme (Carry On) / Kitap Yorumu

Herkese kocaman merhabaaaaaaa.
Yepisyeni bir Rainbow Rowell kitabıyla karşınızdayım. Aslında alıp okuyalı çok zaman oldu ama şimdi yazıyorum, birazdan yazıyorum derken yazı bu zamana kadar kaldı.

Konusu:
SIMON SNOW, ŞİMDİYE KADAR SEÇİLMİŞ EN KÖTÜ SEÇİLMİŞ KİŞİ!
Simon sadece eğlenmek ve Watford Sihirbazlık Okulu'ndaki son senesinin keyfini çıkarmak istemesine rağmen kimse ona rahat vermemektedir. Kız arkadaşı onu terk eder, en yakın arkadaşı yakasından düşmez, akıl hocasıysa onu güvende tutabileceği bir dağa yollamak niyetindedir. Simon oda arkadaşı ve çok uzun zamandır baş düşmanı olan Baz'ın ortalıkta görünmemesinin keyfini bile süremez çünkü yine hangi kötülüğün peşinde olduğunu düşünmekten kendini alamamaktadır. Ayrıca ortalığı hayaletler basmıştır. Ve vampirler. Simon'ı yok etmeye çalışan gerçek kötü yaratıklar. Gelmiş geçmiş en güçlü büyücü de olsanız bir an bile rahatlayıp hayatın tadını çıkaramazsınız.

İngilizceden başlayıp Türkçe'ye döndüğüm bir kitap bu.

Fangirl'deki baş karakterimiz Cath'in hayran kurgusunu yazdığı kitap bu.
Simon bu dünyanın seçilmiş kişisi. Bol sihirli güce sahip ama gelgelelim bunu kontrol edemiyor. Arada sihir gücü patlıyor. Genel olarak tek özelliği bu. Düşünemiyor, bağlantı kuramıyor, Hermione benzeri bir kankası var onun desteğiyle yaşıyor.

Harry Potter hayran kurgusu gibi, ama değil gibi. Yani karma karışık bir kitap yorumu sizi bekliyor :)
HP gibi bir sihirbazlık okulumuz, bir seçilmiş kişimiz, bir seçilmiş kişinin akıl hocası var. Aslında tüm ortaklıkları bu kadar. Ama sanırım içten içe hayran kurgusu tadı almamızın nedeni Simon ve Baz ilişkisi. Hayran kurgularının bir çoğunun ortak noktası da bu ilişkilerdir ya, sanırım bu yüzden öyle hissediyoruz.

Kitap benim sevmediğim şekilde bir onun bir bunun ağzından yazılmış. Pek hoşlanmadığım bir yazış biçimi ama ben sihir dünyasını o kadar özlemişim ki çok da gözüme gözüme girmedi bu kitapta.

Simon zayıf bir karakter gibi gelmesine rağmen olaya Baz dahil olduktan sonra çok sevdim. Baz karakteri mükemmeldi. Simon'ın sevgilisine kıl oldum. Kitap boyunca tek sevmediğim karakterdi o kız.

Spoilera girmek istemiyorum ama istemediğim için de yazı istediğim gibi olmuyor. Neyse böyle yayınlayacağım mecbur. Sadece demek istediğim şu ki fanfiction dilini bilenler için; kitap slash ama smut değil. Fanfiction dilini bilmeyenler için de şöyle açıklayayım. Bazı insanlar okurken rahatsız olmuş eşcinsel ilişkisi olduğundan ama öyle çok rahatsız olacak bir şey yok, sizin sınırlarınıza göre değişir yani.

Ben çok beğendim, beklentinizi ortalama tutarsanız siz de çok beğenirsiniz.

Seviliyorsunuz sayın okur, kitap ile kalın...



*"Merhaba deme, Simon," demişti. "Çünkü sonra hoşçakal demek zorunda kalırız ve ben vedalara dayanamıyorum."

*"Sen hâlâ Simon Snow'sun. Sen hâlâ bu hikâyenin kahramanısın..." ,
 "Bu bir hikâye değil!" 
"Her şey bir hikayedir. Sen de bir kahramansın. Benim için her şeyini feda ettin."

*Ama yine de kendime iyi şeyleri düşünme hakkı tanımıyordum. İyi şeyleri özlemek insanı delirtirdi. 

*Baz geldiğinde hala ağlıyordum. 
"Daha şimdiden ne diye ağlıyorsun?" diye terslemişti. "Seni ağlatma planlarımı mahvediyorsun." 

*"Belki ben parlak bir kader istemiyorumdur," dedim. 
"Kaderden kaçmanın yolunu bulduğunda bana da söyle." 

*Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... 
Ama zamanım kısıtlı. 
Ve sesim ulaşmıyor. 

*O bir boşluktu. Benden sonra kalan şeydi. 
Bazen boşluklar büyümek isterdi ama Baz yanılıyordu; bazen de doldurulmak isterlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder