23 Ağustos 2018 Perşembe

Karanlık Zihinler / Film Yorumu

Merhabaa..! Geçtiğimiz aylarda bir kitaptan bahsetmiştim size. Filmini bekliyorum demiştim. Sonunda film çıktı, ben de gittim ve yorumlamak için klavye başına geçtim.


Filmin afişlerini beğendim.  Konusunu tekrar anlatmayayim sizi direkt kitap yorumuna alayım. Orada özet geçmiştim.

Filmi de genel olarak beğendim. Tabiki beğenmediğim yerler ve çok beğendiğim yerler var ama bir kitap uyarlamasına göre epey iyiydi. Bilen bilir genelde kitap uyarlaması olan filmleri beğenmem ve sürekli beraber gittiğim arkadaşlarımı darlarım bu olmamış şu olmamış diye. Ama bu filmde öyle olmadı kafama takılan bir iki yer dışında beğendim.

Fragman:


YAZI KİMİNE GÖRE SPOİLERLI OLABİLİR, KİTABI OKUMADIYSANIZ VE SPOİLER İSTEMİYORSANIZ BURADAN SONRA OKUMAYIN!

Kitap yorumunda demiştim ki giriş kısmı çok uzun, yeşillerle geçen kamp zamanı çok sıkıyor ve insan bırakmak istiyor. Filmin senaryosunu kitabın yazarı ile yapımcı Chad Hoge birlikte yazmış. Bu baştaki sıkıcı kısmı da -çok doğru bir karar ile- hızlı hızlı geçmişler. Sadece olay nedir ne değildir vermişler. Ama bu devam filmlerinde sıkıntı yaratabilir. Çünkü bu bir seri ve ileride Thurmond'un (kampın adı) nasıl bir yer olduğu önemli olacak. Herhalde orada biraz daha detaylı geçmek zorunda kalacaklar.

Thurmond sahnelerinden sonra filmin asıl başlangıcına geliyoruz zaten. Efsane 4'lü buluşuyor. Zu, Chubs ve Liam tam beklediğim gibi karakterlerdi. Ama yanlış hatırlamıyorsam Chubs mavi değil miydi? Filmde onu yeşil yapmışlar. 

Bu arada kendi kafamda yarattığım tasvire uymayan tek karakter Ruby'di. Ben nedense Ruby'i siyahi hayal etmemiştim. Kitapta geçiyor muydu hatırlamıyorum. Ama Ruby dışında herkes tam kafamda tasvir ettiğim gibiydi.

AVM sahnesini, Ruby-Clancy sahnelerini çok beğendim. Kırmızıların sahnesi de epey iyiydi durumları açıklanmamasına rağmen gördükleri muamele geleceğin habercisi resmen. Ruby 'nin unutturma sahnelerinin güzelliği de bahsedilmeye değerdi.


Kitapla birebir diyemeyiz. %90'ı birebir %10'u da tutarlı.
Sonuç olarak kitabı seven filmi de çok sever. Kitabı okumayanlar için de distopya tarzı hikayeleri seviyorsanız bir şans verim derim.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, film ile kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder